Anlaşmalı Boşanmada Ortak Velayet
İlk olarak 1980’li yıllarda tartışılmaya başlanılan Ortak Velayet kavramı, daha önceleri annelerin evde çocukları ile ilgilenmesi ve babanın maddi gelir sağlaması neticesinde yeterli görülürken, son dönemlerde babaların da velayeti talep etmelerinden sonra, velayet konusu tartışmalı bir hal almış ve uzlaşma gerektiren bir husus haline gelmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda ortak velayet kavramı düzenlenmemiş olup, mahkeme nezdinde anne ve babanın anlaşmalı olarak boşanmaları mukabilinde bile olsa ortak velayeti kabul etmelerinin hukuken mümküniyeti yoktur. Velayet konusu kamu düzenini gerektirdiği için kişilerin bunun üzerinde düzenleme yetkisi yoktur, olamaz. Bu sebeple eşler mahkemede bunu dile getirse dahi bu istek, mahkeme tarafından reddedilecektir. Öyle ki velayet sahibi olmayan ebeveyn ile çocuk arasındaki görüşmeler dahi diledikleri zaman olmamakla beraber, belirli zaman dilimleri içerisinde rutin hale getirilmiştir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. Maddesinin 1. fıkrasında
” Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir”
ifadesi yer almaktadır. Bu sözleşmeye imza atan ülkelerden olan Türkiye de bu maddenin ortaya çıkardığı hüküm gereğince çocuğun menfaati şayet velayetinin anne ve babanın ortak tasarrufunda olmasını gerektiriyorsa, mahkeme tarafından bu durumun değerlendirilmeye alınması gerekir.
Türk Medeni Kanunu’nda çocuğun menfaati için düzenlemenin yapılamaması ve ortak velayetin kullanılamaması Anayasamızın 90. Maddesi’ndeki ‘’Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir” hükmüne ters düştüğünden ayrılık teşkil etmekte olup, birlikte velayetin hakimlerin takdirinde olmasına karşın hakimlerin bu yönde karar verdiği görülmemektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ortak velayet üzerinde çalıştığı şu dönemde, durumun topluma nasıl yansıyacağı konusu ise tartışmalarını sürdürüyor. Uzman psikologlar, anneler ve babalar arasındaki uzlaşmacı diyalogların çocukların psikolojisini olumlu anlamda etkileyeceğini ve velayetin verildiği kişinin, karşı tarafa çocuğu koz olarak kullanmasının da böylece önüne geçilmesi gerektiğini bu sistemin fayda getireceğini öngörmektedirler. Çocuğu icra ile görmeye gitmenin ve durumun çocuk üzerindeki psikolojisinin dezavantajı düşünüldüğünde bugünkü uygulamada sorunların ortaya çıktığı aşikardır. Fakat uluslararası kanunlarda yer alan “Çocuğun yararının gözetilmesi” durumu ve anne ve baba olmanın eş kavramından üstün gelmesi durumunda, bu uygulamanın toplumu olumlu yönde etkileyeceği açıktır.